Sokağı bu yüzden bıraktık!

Video yükleniyor...

Eskiden alırdık meşin yuvarlağı elimize, fırlardık sokağa....

Çoğu zamansa yanımızda topumuz olmadan atardık kendimizi mahalleye; ne de olsa öyle ya da böyle oynayacak bir top mutlaka bulunurdu....

Sonrası, iki taşı; arasını adımlayarak yerleştirmeye kalırdı... Elbette sokak lambaları yanıncaya kadar...

Zaman zaman o top da bulunamayabilirdi, ama durmak da olmazdı...işte o anlarda bir teneke kutunun ezilmesi ya da birbiri içine geçirilen kağıtların özenle bantlanması yeterdi... Aslında bu 2 seçeneği okullarda ya da dershanelerde; tenefüse çıktığımız zamanlar daha fazla kullanırdık...

Sonra yavaş yavaş gelişmeye başladı teknoloji, eskiden tek tük olan bilgisayarlar; oyun konsolları çoğalmaya başladı...Haliyle sanal futbol oyunları da giderek girmeye başladı hayatımıza....

Evlerde yoksa bile, mahallelere yayılan internet kafelerde toplanılıp oynanıyordu bu sanal oyunlar...

İster rakip oluyordunuz arkadaşlarınızla, ister takım arkadaşı; ister takımın yıldızı ister teknik adamı....

Sokakta top  koşturmaya da devam ediyorduk ama yavaş yavaş azalmaya başlamıştı mahalle maçları... Üstelik yaşlar da büyüyordu... Değişimle birlikte halı sahalara abonelik dönemlerimiz geliyordu.. Yine de öyle ya da böyle, Sanal futbol aşkımız internetin yükselişi ile birlikte sınırsız bir boyuta ulaştı....

Çok oyun etkiledi bizler... Çok oyun damga vurdu hayatlarımıza.....

Önce Commodore 64 vardı... Hantal bir yapı mıydı? Belki... ama dönem için çok ama çok özeldi... "Fantastik Soccer" vardı mesela... Tepeden gördüğünüz adamlarla gol için çaprazdan vurmanız gerekirdi...Gol olunca mesajı alırdınız....

Elbette Commodore'un en önemli futbol oyunu "Kick Off" serisiydi...Top büyüye büyüye bir hal olurdu ama o zamana göre gerçekçiydi...

Sonra Amiga geldi... Amiga 500 efsanesi...ve elbette onunla birlikte Sensibıl Soccer destanı...Binlerce çocuğu ve genci ekran başında sabahlatan; bir külte dönüşen efsane oyun...Kuşbakışı koşan adamlar ama muhteşem bir oynanabilirlik....Büyük bir database ile dünyada "faroe adaları" dahil tüm takımlara ve oyunculara ulaşılan baş yapıt...şimdi olsa şimdi oynanır..

Zamanla bilgisayarlar gelişmeye başladı... Birkaç disketlik oyunlar futbolseverleri ekrana bağladı...

Atariler çoğaldı sonra... 99 in 1 bile veriyorlardı.. Bir alıyordunuz 99 oyun... Bir çocuk için bir rüya, bir yetişkin için büyük bir kar... Genellikle eve gidince, o 99 oyunun en fazla 9 oyundan ibaret olduğu çıkardı ortaya belki ama, yine de alınan keyfin yerini hiçbir şey tutamazdı...Tsubasa çizgi filminin oyunu "Captain Tsubasa" favorilerdendi....

Elbette Atari salonları da revaçtaydı... Bir jetonla asla kazanamadığımız maçlar için, az göz yaşı dökmedik futbol aşığı gençler olarak... Henüz öğrenmemiştik ama yavaş yavaş anlamaya başlamıştık, makine her zaman kazanırdı

Neden sonra yavaş yavaş, PCler evlerde git gide etkinliğini arttırdı....Bir başka deyişle FIFA zamanı gelmişti artık.... Fifa: 96 - 97 - 98 "Road To World Cup" - 99 - 2000 - 2001 ve diğerleri.... Fifa 97'de John Motson ve Andy Gray diyalogları futbol litaratürüne geçti... FıFa 98 de ise Chumbawamba elbette...99 ise müthiş arayüzü ve grafikleri ile adeta çığır açtı...

2000lerle birlikte FIFA yavaş yavaş sahneden çekilmeye başladı, zira devrim vaktiydi. Sahne yeni bir kralın; Japonya'daki adıyla Winning Eleven, Avrupa'daki adıyla Pro Evoulation Soccer'ı,n yani Nam- Diğer PES'indi artık...

İnanılmaz derecedeki gerçekçiliği..Oynanabilirliği ve bir oyundan çok daha fazlasını sunması ile PES, 2000lerin ilk bölümünü adeta domine etti...

Etkisi öyle büyüktü ki, onunla beraber internet cafeler yerlerini Playstation Cafelere birakti...Artık 4 arkadaş buluştu mu sinemaya gitmek yerine "Playstation cafeler"e gidip PES oynar olmuştu... Hatta çılgınlık öyle bir boyuta ulaştı ki, cafeler, evlere oyun konsollarını ve oyunun kendisini kiralamaya başladı... PES 2010 ile birlikte zirve noktasına ulaştı... Artık her yerde ve her şeydeydi...Ve her çıkışın bir inişi olduğu gibi 2011'den itibaren tahtı tekrar FIFA'ya devretti... Satışları yarı yarıya azaldı... Elbette bu durumda, FIFA'nın yapımcısı EA'in Konami'den oyunun yapımcılarını transfer etmesinin payı da büyüktü... PES, 2012 için büyük umutlar ile tekrar sürülse de piyasaya; FIFA'nın gölgesinde kalmaktan kurtulamadı... 2013 oyunları için iki ekibin de var güçleriyle çalıştığı biliniyor...

Tüm bu oyunlar dışında, PURE Football , street football, world cup gibi oyunlar da; konsol makinelerle birlikte, yan güzellikler olarak girdi hayatımıza ve kalmaya devam ediyor futbol keyiflerimizin sosları olarak....

Elbbette "Championship" ve sonrasında "Football menajer" oyunlarına da ayrı bir parantez açmamız şarttır; futbol tutkusunun sanal koridorlarında... Geçmişten bugüne, her "sanal ortam futbolseverinin" vazgeçilmezi olmuştur bu oyunlar... Önceleri maçlarda görüntü yoktu ve Zaman zaman çizgimiz diğer takımın çizgisini bastırsın diye, az kalp spazmı geçirmedik ekran başında... Futbolun teknik adamlık keyfi ve sorumluğunu sonuna kadar yaşadığımız bu oyunlar, halen PClerimiz ve konsollarımız vazgeçilmezleri....

Tabii bir de oyunların müzikleri konusu vardı... Konu o kadar önemli bir hale geldi ki, oyun firmaları müzik seçimlerinde adeta birbirleriyle yarıştılar... Ancak FIFA serilerinin bu konuda liderlik bayrağını her zaman elinde tuttuğunu söylememiz lazım...

Her ne kadar sanal goller,hiçbir zaman halı sahada arkadaşımızın verdiği bir pası ağlara göndermek ya da mahallede uzak mesafeden kaleyi yoklamak kadar keyif vermeyecek olsa da, ekran başında yaşanan mutluluğun yerinin de; ayrı olduğu bir gerçek. Özellikle arkadaşların bir araya geldiği kalabalık ve iddialı maç ortamlarında, bazen şampiyonlar liginde gol atmış bir futbolcu kadar sevinen yüzler görmek; her zaman mümkün olacak ekranların arkasında....

Herkesin "en iyi benim" dediği, mağlubiyetin nedeninin genellikle "bozuk kol", ya da "makinenin hile yapması" olduğu sanal futbol tutkularımız artık hayatlarımızın bir parçası ve teknoloji ilerledikçe, gerçeğinin olduğu kadar sanal meşin yuvarlağın peşinde koşmaya  da devam edeceğiz....