O son '10' numaraydı!

Video yükleniyor...

Günümüz dünyasında, futbolcuları tarif ederken, gol sayıları, kazandıkları kupalar ve uzandıkları bireysel ödüllerin listesini sıfat haline getiriyoruz. Tüm bu başarı kotalarını yok sayanlara ise 2000’lerin futbol romantikleri diyoruz. İşte bu futbol romantizminin son temsilcilerinden biridir; Juan Roman Riquelme…

Henüz 14 yaşında Argentinos Juniors altyapısındayken River Plate ile Boca Juniors arasında küçük çaplı bir transfer savaşı çıkartabilecek bir doğal yeteneği vardı. 17’sinde 800.000 dolar karşılığı Boca Juniors altyapısına transfer oldu ve ilk profesyonel maçına Boca forması ile çıktığında onun için “Yeni Maradona” deniyordu. Oysa futbola bakış açılarından oyun stillerine kadar Riquelme ile Maradona arasında hiçbir benzerlik olmadığı yakın zamanda anlaşılacaktı.

Muhteşem yeteneği mesafe tanımaz hale gelmiş, adı dünyanın öbür ucuna kadar ulaşmış, Avrupa’nın diline karışmıştı. Pek çok transfer teklifine rağmen Riquelme Boca’da mutluydu. 2002’de, erkek kardeşinin kaçırılıp fidye istenmesine kadar da Arjantin’den ayrılmayı düşünmüyordu. İstenen fidyeyi öderken menajerine de teklifleri değerlendireceğini bildirdi; kırılmış, üzülmüş ve küsmüştü, Avrupa’ya gidiyordu.
Seçimi Barcelona’dan yana yaptı. Ancak İspanya’ya ilk ayak basışında korkunç bir gerçek ortaya çıktı; teknik direktör Louis Van Gaal, Riquelme transferini onaylamamıştı. Juan Roman Riquelme orta sahada oyun kurucu olarak etrafında dizilecek bir takım ve onun üzerine hazırlanan bir oyun planı ile gerçek yeteneğini gösterebilirdi, Van Gaal ile Riquelme aynı takımda yapamazlardı.
Bu hata pahalıya patladı. Yönetim ile hoca arasında ciddi bir gerginliğe neden olan transferin acısını Van Gaal, Riquelme’den çıkarttı; yedek bekletti, kadroya almadı, kanatta oynattı. Riquelme’nin futbolu bitkisel hayata girmişti…
Bir çıkışa ihtiyacı olan Riquelme’nin karşısına Villareal çıktı, kiralık transfer teklifini kabul etti. İkinci sezonunda Villareal o güne kadarki tarihinin en iyi La Liga derecesini elde edip ligi üçüncü sırada bitirdi, Riquelme Ballon D’or aday listesine adını yazdırdı.
2007’de, 5 yıllık İspanya macerasına son verip ülkesine ve en büyük aşkına, Boca Juniors formasına geri döndü. Riquelme ne denli tutkulu bir Boca taraftarı olduğunu, bir televizyon kanalı ile yaptığı telefon bağlantısında şu cümlelerle haykırıyordu:

“Olimpiyatlarda altın madalya kazandığımızda tüm takım kutlamaya giderken ben havalimanına koşuyordum, çünkü Boca’nın Sudamericana final maçına yetişmekten başka bir şey düşünemiyordum”
Juan Roman Riquelme, 2014’te, en büyük sevdası Boca Juniors formasını çıkartıp altyapısında yıldızlaştığı Argentinos Juniors’a döndü ve futbolculuk hikayesini her şeyin başladığı yerde noktaladı. Gerçek bir futbol romantiğine yakışır bir son yazıyordu…
Adı gibi, romanı andıran futbolu için hemen herkes övgüler yağdırmışsa da, Riquelme’yi tarif eden en güzel paragraf, Arjantin futbolunun bir başka efsanesi Jorge Valdano tarafından söylenmiştir belki de:

“A noktasından B noktasına gitmekse hedef – futbolcu olmaksa-
hemen herkes 6 şeritli otoyollardan en kısa sürede gitmeyi –şan, şöhret, para ve kupaları-
tercih eder…

Riquelme ise taşlık dar yolları, dağlardan geçen virajları, manzaralı ve keyifli uzun bir yolculuğu,
futboldan zevk almayı seçti”
Gecenin yarılarına kurulan çalar saatlerle uyanıp Arjantin Ligi maçlarını izlemek için uykuya meydan okuduysak, işte sırf o manzaralı yolun keyfine varabilmek içindi.
Juan Roman Riquelme, futbolun son romantiği, kupa ve ödüllerinden çok ruhundaki tutkusuyla anılacak… Ve bundan sonra Arjantin denince, onun hüzünlü vedası dolacak yüreğimize…

“Futbolu bırakıyorum. Artık sadece bir taraftarım ve bundan sonraki hayatım boyunca tribünlerden maçları izlerken içim acıyacak”