Deli İbrahim!

Deli İbrahim!
UEFA Avrupa Ligi'nin ilk maçında Beşiktaş kendisinden her yönüyle çok zayıf olan CSKA Sofya'yı son dakika golüyle 1-0 yenerken taraftarlarını da öldürüp öldürüp diriltti.
 

Beşiktaş, başlangıç düdüğünden bitiş düdüğüne kadar maçın her dakikasında oyunun mutlak hakimiydi. Karşısında golü hiç ama hiç düşünmeyen bir takım vardı. Bu nedenle Beşiktaş özellikle ikinci yarıda ve özellikle defanstaki oyun disiplinini de bir kenara bırakarak devamlı rakip kalede gol aradı. Beşiktaş tüm hatlarıyla rakip kaleye yüklenmesine rağmen çok az net gol pozisyonu bulabildi. Bunda rakip takımın yedi, sekiz hatta dokuz kişiyle defans yapmasının rolü çok fazlaydı.

Beşiktaş çok mu iyi oynadı? Hayır.
 
Çok mu inançlıydı, çok mu mücadele etti? Evet...
 
Beşiktaş'ın en iyisi ne Guti ne de oyuna girdikten sonra Quaresma'ydı. Bana göre dün gece Beşiktaş'ın en iyisi, Beşiktaşlıların gönlünde taht kurmuş, taraftarın sevgilisi deli İbrahim'di... Deli, taraftarın böylesine sevgisini fazlasıyla hak ediyor. Adam bu yaştan sonra orta yapmasını öğrendi ama şimdi de bu ortalara vuran yok.
 
Schuster, sezon başından beri her maça değişik kadroyla çıkıyor. Kazanıyor diye Schuster haklı demeyeceğim. Önce istikrarlı bir on biri bulursun, sonra sorunlu, sakat, cezalı olur değiştirirsin buna eyvallah.
 
Bu, bir puan maçıydı. Beşiktaş Avrupa Ligi'ne öyle veya böyle kazanarak üç puanla başladı. Gol atan Ernst'in de hakkını yemeyelim. Gol attığı için değil. Sezon başından beri yılmadan, yorulmadan hep doksan dakika oynuyor ve oynadığı her dakikasının hakkını veriyor.
 
Evet Beşiktaş çok iyi oynamadı. Bunu da ismimin Ömer Güvenç olduğu gibi biliyorum. O berbat, rezil zeminin golün geç gelmesinde yarı yarıya payı var. O güzelim İnönü'nün zeminini bu hale getirenler utansın.