Bu hikaye daha yeni başlıyor!

Video yükleniyor...

Bu cümleler, bir teknik direktörden çok takımını ruhunun bütünüyle seven bir taraftara aitmiş gibi geliyor insanın kulağına…

Sempatik ve kocaman bir gülümseme, sinirli de olsa mutlu da… Coşku; yüreğinin en derinliklerine kadar ve tüm hareketlerinde… Bir futbol maçında kenardaki teknik adamdan çok maçın birebir yaşayanıdır. Yani aslında taraftardır Jürgen Klopp… Futbol tarihine alamet-i farikasını yazdıran Signal İduna Park stadının Süd tribünündeki her bir taraftar kadar taraftar hem de…
 
Jürgen Klopp’u bir teknik adam olarak bu denli sevilen ve taktir edilen bir isim haline getiren taşların altına bakarsak, hem bir futbol adamı hem de insan olarak bir karakter profili çıkar karşımıza…

1989’dan 2001’e kadar tüm futbolculuk kariyerini Mainz’da geçirmişti. Bu kariyerin yarısında hücumcu, kalan yarısında savunmacıydı… Bir yandan da Frankfurt’taki Goethe Üniversitesi’nden Spor Bilimi diploması alıyordu. 

Bu üç veri, Jürgen Klopp’un hem Mainz’i Bundesliga’ya çıkartırken hem de Borussia Dortmund’u şampiyon yaparken aslında başarısının bildik cümlelerle anlatılmaması gerektiğini işaret eder.

Elbette futbolda başarı için iyi bir takım, güçlü bir ekonomik portre ve sağlam bir taraftar desteğine ihtiyaç vardır. Başına getireceğiniz teknik direktör, bu malzemelerden en iyi yemeği yapmakla görevlidir.

İşte o teknik adam, oyunu iki cephesinde, savunmada ve hücumda yaşayarak gördüyse, oyunu meslektaşlarından daha farklı açılardan sentezlemesi mantıklıdır. Tüm kariyerini tek bir takımda geçirmiş olmaksa, bir süre sonra tesisin çimleri gibi, kulübün resmi haline getirirken sizi, transferden transfere koşanlardan ayrı olarak bir takımın yüklenicisi olmanın da ne demek olduğunu öğretecektir. Bir de eğitim kısmını boş bırakmayıp Almanya’nın en önemli üniversitelerinden birinden mezun olmayı başaracak zamanı bulduysanız, sırrınızı tamamlamışsınızdır demektir.

Futbolcu olarak formasını çıkartır çıkartmaz teknik direktörlük şapkasını taktığı Mainz’a tarihindeki ilk Bundesliga’ya çıkış sevincini yaşatmış, hemen arkasından UEFA Kupası’nın yolunu tutmuş, takım küme düştüğünde bile görevi bırakmamıştı. 
Jürgen Klopp, Mainz ile 1989’da başlayan birlikteliğini 2008’de sonlandırırken, yeni bir aşka kulaç atmak üzere Borussia Dortmund’un yolunu tutuyordu. Şampiyonluklar, Şampiyonlar Ligi başarıları, kupalardan örülü bir sarı duvar yaratmıştı.
“Ben artık BVB için doğru adam değilim” dedi, giderken, “Kulübün bu büyük potansiyelinin gerçeğe dönüşmesi için birinin kellesi uçmalıydı. Bu durumda bu kelle ben oluyorum”

Kendi kellesini kendisi aldı Jürgen Klopp çünkü ona bu yakışırdı.