Ağlatan konuşma!

Video yükleniyor...

Şike soruşturması nedeniyle tarihinin en sıkıntılı dönemini yaşayan Fenerbahçe'de Divan Kurulu toplantısı yapıldı. Nihat Özdemir'in konuşması salonda duygusal anlara sahne olurken, gözyaşlarını tutamayanlar vardı.

Fenerbahçe Başkanvekili Nihat Özdemir konuşmasının sonlarındaki "Her şey gelir her şey geçer, Fenerbahçe sonsuza dek kalır" sözünü okurken gözleri doldu... Bu sırada salonda bulunanlardan bazıları gözyaşlarını tutamadı.
 
Fenerbahçe Yöneticileri Abdullah Kiğılı (üstte) ve Mithat Yenigün de (solda) gözyaşlarına hakim olamayanlar arasındaydı...
 
İşte Nihat Özdemir'in "Fenerbahçe bir günde kurulmadı, bir günde de yıkılmaz" dediği konuşmasının tam metni:
 
Bugün aslında, sizlerin huzuruna; futboldaki ve amatör şubelerimizdeki şampiyonluklarımızı ve başarılarımızı konuşmak; kulübümüzün bu başarılardaki alın terini, Türk sporunun ileri gitmesi yönündeki çabalarımızı, yetiştirdiğimiz şampiyonları anlatmak için çıkacaktık.
 
Ancak hepinizin yakından takip ettiği gibi sayın başkanımız Aziz Yıldırım, asbaşkanlarımız sayın Şekip Mosturoğlu ve İlhan Ekşioğlu, mali işler müdürümüz sayın Tamer Yelkovan ve altyapı koordinatörümüz sayın Cemil Turan’ın hiç hak etmedikleri suçlamalarla gözaltına alınmaları hepimizi derinden yaralamış ve geldiğimiz noktada yapılan tüm bu haksızlıklar, haklı başarılarımıza gölge düşürmüştür. Ümidimiz, sayın başkanımızın, asbaşkanlarımızın ve diğer arkadaşlarımızın bu hukuki süreçten en kısa sürede, aklanarak çıkmaları; bugün olmaları gereken yerde, burada bizimle olmalarıdır.
 
Değerli üyelerimiz;
 
Bizim, Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu üyeleri olarak yargı sürecine olan saygımız sonsuzdur ve bu yaklaşımımız ortadadır.  Bu nedenle, buradan yargı sürecine dair herhangi bir açıklama yapmayı uygun bulmuyoruz, kaldı ki avukatlarımız zaten süreci yakinen, an be an takip etmektedirler.
 
Fakat bu bağlamda, Türkiye Futbol Federasyonu nezdinde yürütülen süreç ile alakalı birkaç noktaya değinmek lüzumu vardır:
 
TFF bu süreci kendi düzenlemelerine uygun bir şekilde yürütmek yasal zorunluluğu altındadır. Bu açıdan, değerlendirildiğinde asıl mesele, ne kadar kısa bir sürede karar verileceği değil, verilecek kararın adil bir yargılama neticesi olarak hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde çıkıp çıkmayacağıdır. 

Süreç içerisinde kişi ve kurumları gereksiz bir aceleyle yanlış karar almaya yönelten her türlü yorumdan ve değerlendirmeden başta futbol ailesinin fertleri ve basın olmak üzere herkesin kaçınması gerekmektedir. Bu noktada, bazı odaklar tarafından, Futbol Federasyonu’nun engizisyon mahkemeleri gibi çalışmasını ve herhangi bir delil ve belgeye dayanmadan, başarılarla dolu 104 yıllık geçmişe sahip kulübümüz aleyhinde karar almasını temenni etmek, en temel hukuk prensiplerinden biri olan "savunma hakkının ihlali" olacağı aşikârdır.
 
Fenerbahçe Spor Kulübü olarak, soruşturmaya ilişkin tüm bilgi ve belgeler federasyon ile paylaşılmadıkça, kimin hangi suçla suçlandığı somut bir şekilde gözler önüne serilmedikçe ve bu konuda savunma yapma imkânı ilgililere tanınıp kimin suçlu kimin suçsuz olduğu net bir şekilde ortaya çıkmadıkça sürecin hukuken doğru yürümemiş sayılacağı kanaatindeyiz ve bu vesileyle ilgilileri hukuka riayet etmeye davet ediyoruz.
   
Her açıklamamızda, yargı sürecinin devam ettiğine vurgu yaptık ve medya yoluyla yargıyı ve federasyonu etkileme hevesinde olanlara; yargısız infazın baş aktörleri olmaya soyunanlara ve popülizmle günü kurtarmaya çalışanlara karşı tepkimizi dile getirdik.
 
Yaşanan bu olayların özellikle medyadaki bir takım isimler tarafından kasıtlı bir şekilde yanlış yerlere çekilmesi ve çeşitli çevrelerden yapılan sorumsuz açıklamalar, başta ’masumiyet karinesi’ olmak üzere hukukun temel pek çok prensibini ayaklar altına almış, savunmahakkı ve adil yargılanma gibi temel hukuk prensiplerine zarar vererek, kamuoyunu ve özellikle Türkiye Futbol Federasyonu’nu da etkilemiştir. Kulübümüz yaptığı tüm açıklamalarda bu yasa dışı gelişmelere dikkat çekmiş ve tüm tarafları sağduyuya davet etmiştir.
 
Türkiye Futbol Federasyonu’nun, UEFA ile olan görüşmelerinde; UEFA, başkanımız sayın Aziz Yıldırım’ın ve Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarımızın, yargı sürecinde mahkum olmadıkları sürece, herhangi bir ön yargı oluşturulmaması ve kulübümüzün, Şampiyonlar Ligi’ne ve Türkiye liglerine devam etmesi gerektiği görüşünü savunmuştur. UEFA, aynı zamanda ilk günden beri tüm açıklamalarında masumiyet karinesi ilkesine dikkat çekmiştir. Temennimiz ve beklentimiz Türkiye Futbol Federasyonu’nun da bu doğrultuda en doğru kararı almasıdır.
 
Türkiye Futbol Federasyonu’nun çok önemli bir misyonu daha vardır; o da medyayı ve camiaları içine çekilmek istenen karmaşadan koruyup bu durumun daha büyük bir kaosa dönüşmesini önlemektir. Bu yalnızca, Türkiye Futbol Federasyonu’nun elindedir. Sadece futbolda değil, pek çok branşta ülke sporunun gelişimini engelleyecek, uluslararası arenada ülke itibarını zedeleyecek, kendi kendimize zarar verecek söylemlerden ve bilinçli bilgi kirliliğinden artık vazgeçilmelidir.
 
Tekrar söylüyorum, şimdi hukuki sürecin tamamlanmasını hep birlikte bekleyeceğiz. Türk adaletine güvenimiz sonsuzdur. En sonunda da hak yerini bulacak, kulübümüz aklanacak ve yargısız infazcılar insan içine çıkamayacak duruma gelecektir.
 
Sayın Divan Kurulu başkanı, Divan Kurulu; sayın Aziz Yıldırım 13 yıllık başkanlık döneminde ilk kez yüksek Divan Kurulu’nda bulunmamaktadır.
 
Şimdi, sayın başkanımız Aziz Yıldırım’ın bize ulaştırdığı mesajdan izninizle alıntı yapmak istiyorum;
 
"Çalıştım, hep çalıştım. Amatör sporların Türkiye’nin geleceği gençler için ne kadar önemli olduğunu gördüm. Bu alanda liderlik ettim amatör şubelere devletten daha fazla yatırım yaptım. Popülizm yapıp tüm kaynakları futbola ayırmadım. Ülkemi, ülkemin uluslararası müsabakalarda, boksta yelkende atletizmde dalgalanacak şanlı bayrağını düşündüm. Tesisler yaptım. Yeni sporcular yetişsin, 'bu ülkeden sporcu çıkmaz' diyenler Türk gencinin başarısını görsünler diye. Genç çocuklar önce Fenerbahçeli olsunlar sonra ülkelerine milletlerine faydalı fertler olsunlar diye her yanda tesisler yaptım. Gençleri hep heveslendirdim, cesaretlendirdim. Minik takımdaki sporcularımın bile isimlerini öğrendim, antrenmanlarına gittim onlara moral verdim. Fenerbahçelilik nedir, nasıl Fenerbahçeli olunur, o çubuklu forma nasıl kutsaldır, öğrensinler diye mücadele ettim.
 
Çok mücadele ettim. Sağlığımı verdim. Sağlığımdan ödün verdim ama Fenerbahçe sevdamdan ödün vermedim. Ameliyat masasından kalkıp takımımın başında deplasmana gittim. Beni gören taraftar stadyumları salonları doldurdu. Önce, onlar da bana kızdılar. Tribünde küfür ettirmedim, kavgaya, kargaşaya izin vermedim. Ama sonra onlar da anladılar herşeyin daha büyük bir Fenerbahçe yaratmak için olduğunu. Büyük Fenerbahçe taraftarı benim yaptıklarımı görüyor, biliyor.
 
Divan Kurulu üyelerine, kongre üyelerine ve büyük Fenerbahçe taraftarına destekleri nedeniyle şahsım ve arkadaşlarım adına teşekkür ederim. Hepinizi saygıyla selamlarım."
 
Başkanımız vesilesiyle gerçekleri herkese bir kez daha hatırlatmakta yarar var.
 
Fenerbahçe Spor Kulübü, 9 branşta, 2000’e yakın lisanslı sporcusu, 700 civarında personeli ile Türk sporunun lokomotifidir. Biz bunun bir parçası olmaktan gurur duyduk ve daima da gurur duyacağız.
 
Biz Fenerbahçe olarak, 2010-2011 sezonuna; bir tek sezona 389 altın, 221 gümüş, 194 bronz madalya sığdırdık.
 
Biz Fenerbahçe olarak, bir sezona, 34 Türkiye şampiyonluğu, 9 Türkiye ikinciliği, 6 Türkiye üçüncülüğü, 1 Dünya şampiyonluğu, 1 Balkan şampiyonluğu, 5 Avrupa şampiyonluğu, 6 Avrupa üçüncülüğü, 3 Avrupa ikinciliği, 3 İstanbul şampiyonluğu, 2 İstanbul ikinciliği sığdırdık.
   
Bu olağanüstü zaferler, alın teriyle, emekle, sabırla, sistemle kazanıldı. Hepsi, dünyanın her bir yanındaki her bir Fenerbahçeli’nin emeğidir, haklı gururudur. Buna şüpheyle bakmak, bu büyüklüğü görmezden gelmek affedilemez bir insafsızlık olur.
 
Sadece biz Fenerbahçeliler değil, 2010-2011 sezonu şampiyonluk yarışının bir parçası olan tüm sporseverler, o günleri, o maçları hatırlamalı.
 
Arkadaşlar, biz 2010-2011 futbol sezonunu sahada yaşadık. Son dakikalara kadar gidip gelen maçlarda yüreğimiz ağzımıza geldi. Hocamızın ve futbolcularımızın ilk günden itibaren söyledikleri gibi tüm maçları "alın terimizle" kazandık. Kimse bize başka bir şey anlatmasın.
 
Bizim alnımız aktır, başımız diktir.
 
Delilse en büyük delil milyonların izlediği kıran kırana geçen maçlar, delilse en büyük delil uzatma dakikalarında kale sahamızda gol arayan rakip kaleciler, delilse en büyük delil Fenerbahçe’ye gol attıktan sonra korner direğini tekmeleyen futbolculardır.
 
En büyük delil alın terimizdir.
 
17’de 16’lık galibiyet serimize bugün büyük bir fırsatçılıkla gölge düşürmek isteyenlere de en büyük kanıtımız, yine kendileriyle oynadığımız ve kazandığımız maçlardır.
 
Sevgili Divan Kurulu üyeleri izninizle bugünkü toplantımız vesilesiyle Fenerbahçeli taraftarlarımıza da seslenmek istiyorum.
 
Sevgili Fenerbahçeliler,
 
Fenerbahçe sahipsiz değildir… Fenerbahçe’nin haysiyeti hepimizin haysiyetidir.  
 
Bugün karşınızda her şeyden önce onuru için yaşayan, gönlünü aklıyla birlikte 'sarı lacivert'e bağlamış Fenerbahçe sevdalıları olarak bulunuyoruz.
   
Atılan bir gole sevinen, yenilen bir gole üzülen tüm Fenerbahçe taraftarları gibi.
 
Tribünde hiç tanımadığı bir insana sevinçle sımsıkı sarılan yeri geldiğinde beraberce gözyaşı döken ortak noktası Fenerbahçelilik ruhu olan taraftarlar gibi.
   
Değerli Fenerbahçeliler;
 
Camiamızın hakkını hukuk çerçevesinde arayacağız ve hukuki tüm yolları seferber ederek, hakkımız ne ise sonuna kadar takipçisi olacağız. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Fenerbahçe çalışmaya devam ediyor. Sporcusundan doktoruna, yöneticisinden malzemecisine kadar… bir asırdır nasıl çalışıyorsa şimdi de öyle çalışıyor.
Bundan hiç kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın.
Sevgili Fenerbahçeliler;
Bizim en değerli varlığımız onurumuz, en büyük sevgimiz Fenerbahçe’dir.
Bunu herkes duysun! Tüm Türkiye bilsin! Kimse unutmasın!
Bugün karşınıza onuru için yaşayan Fenerbahçe Yönetim Kurulu olarak çıktık.
Bugün karşınıza onuru için yaşayan birer Fenerbahçe taraftarı olarak çıktık.
Bugün karşınıza onuruyla var olan Fenerbahçe Spor Kulübü adına çıktık.
Ve çok iyi biliyoruz; Fenerbahçe’yi Fenerbahçe yapan en önemli değeri, yani taraftarı kulübünün her zaman yanındadır. Biz de sonuna dek onların yanındayız.
 
Ancak şu da bilinmeli ki;
Fenerbahçe bir günde kurulmadı. Bir günde de yıkılmaz!
Fenerbahçe ne bir günde yok edilir, ne de Fenerbahçe gibi bir kulüp 100 yıl daha geçse yeniden oluşturulabilinir.
104 yıllık koca bir çınar olan Fenerbahçe, yıkılmamıştır, aksine dimdik ayaktadır. Camiamızın tüm fertleri, dünyada eşine az rastlanabilecek bir dayanışma ruhuyla tek yürek olarak hareket etmekte ve bu kulübün eşsiz gücünü dosta düşmana en güzel şekilde göstermektedir. Topuk yaylası’na annesinin kucağında gelen 10 aylık bebek hepimizi duygulandırmış, geleceğimizin de emin ellerde olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır.
Sizlerden ricamız, desteklerinizi her zaman olduğu gibi bugün de bizlere hissettirmenizdir. Bugünleri hep birlikte, tek vücut olarak aşacağımıza inanıyoruz.
-video_1-
Gün birlik ve beraberlik günüdür, safları sıklaştıralım, kulübümüze zarar vermek isteyenlere tek yumruk halinde karşı çıkalım.
O yüzden son söz olarak, tarihe buradan not düşmek istiyorum:
Sevgili Fenerbahçe taraftarları, sevgili üyelerimiz, gönlünüz rahat olsun,
Her şey gelir her şey geçer, Fenerbahçe sonsuza dek kalır.
Başkanım ve Yönetim Kurulu arkadaşlarım adına teşekkür ederim...